Tokat'ta ortaokul yıllarımda kırmızı büyük otobüsleri beklerdik. Evimiz eski itfaiyenin arkasındaydı. Belediye karşısındaki duraktan biner okula giderdik. Otobüs yanaşıp ta kapısı açılır açılmaz hücum kıtası şeklinde kim kimin önüne geçip sıkıştırır ise hurra doluşurduk.bir an evvel binip önce biz oturup ayakta kalmayalım diye. O yaşlarda tabi yıl 80 ler ilk kez il dışına Ankaraya yolculuk yapmıştım. Hala Elmadağ'ın o eski yolunun virajları aklımdan çıkmaz, hatırlayanlar olacaktır. Ankarada küçük Tokattan ilk kez çıkıp ta büyükşehri gören şaşkın taşralı modunda elbette pek çok şey görmüştüm ama aklımdan çıkmayan basit ama ilginç detaylardan birisi de insanların otobüse binerken ip gibi sıraya girip sakince beklemeleri idi
Yoğun bir poliklinik günüydü. 44 numaralı hastayı içeri çağırdığımda şaşkınlıktan bir süre nutkum tutulmuştu. 'Baba hayırdır? Diyebildim sadece... Yoğunluktan hastanın adına bile bakamamıştım. O zamanlar randevu sistemi de yoktu. Sırasını alan bekliyordu ne zaman sıra gelirse. ' Oğlum hem ilaçlarımı yazmanı istiyorum hem de kolumda bir ağrı peydah oldu dünden beri ben de sana göstermek istedim dedi. Peki dedim arasaydın madem geldin haber etse idin? Yok dedi evlat 'Kul hakkıdır!!.. sıramı aldım bekledim ne seni ne de kendimi vebale soktum... Gözlerim doldu..
Oysa ki yok şunun tanıdığı, yok bu, yok arabam kaçıyor yok evde bebek bekliyor vsvs o kadar çok öncelik talebi olan vardı ki. Herkesin kendince bir acelesi önceliği ve başka birisinin önüne geçerek nefsine benliğine hayatın bizzat kendi içindeki o anlık mini savaşların birinde kazanmış olmanın ve başka birinin hakkını yemenin huzursuzluk ve vicdani rahatsızlıktan ziyade mutluluk vermesi kimi zaman şeytanın kimi zaman nefsin aldatmacasından başka birşey değildi
aslında... Belki de içten içe hep hakkının yeneceği endişesi ve ne yazık ki gerçeği de unutulmamalı sadece hastanelerde değil toplumda her yerde
İşin daha ilginci, islam ile alakalı olmayan hatta büyük kısmı ateist olan avrupa medeniyetlerinde hak, hukuk, nizam, kurala uyma hoşgörü ve başkasının hakkını gözetme çok daha iyi uygulanıyor ve beşerin tüm kademelerinde hayatlarına sirayet ediyor. Gurbetçi bir hemşehrimiz aracının önüne parkettiği bir alman vatandaşına neden bu hareketi yaptığını anlatamadığını söylemişti şaşırarak , aslında alman karşısındakinin bunu neden yaptığına bir türlü anlam verememişti çünkü kanunen yanlış birşeyi düzene kurala uymayan birşeyi, başkasının özgürlüğüne engel bir hareketi neden yapsındı?..
Araç alım satımı yapan bilir. Boyası değişeni olan araba bizde çok değer kaybeder. Bir de expertiz bizde iyi gelişti. Hele ki pert arabaları karşısındakini kandırıp gelinlik kız gibi pazarlamaya çalışan o kadar çok insan var ki maalesef . Kimsenin kimseye güveni kalmadı. Kardeşini dolandıran videoları dolu sosyal medya
Kısmen de olsa biraz medeniyet denilen toplumsal olgunluk ve sosyologların ideal toplum özelliklerini belirlerken anlattıkları kriterlerden de olsa eğitimin, öğretimden farklı birşey olduğu, kuralsızlıklar silsilesi içinde yanlış birşey yapsa dahi kazanç elde edecek ise bundan vazgeçmemesi gerektiği daha çocuk yaşta aşılanırsa, haketmediği bir konuma torpil tanıdık şu bu vs ile geldikten sonra Seyid Nesimi'nin 'rızkı veren hüdadır kula minnet eylemem ' nidası ile riyakarlık yapılabiliyor ise, ya umutsuzluğa kapılacağız vazgeçeceğiz ya da iyilerden olmaya çalışıp iyi çocuklar yetiştirmeye devam edeceğiz.
Herkesin bildiği ama bir süre sonra nasıl oluyorsa dişlinin çarklarından birtanesi haline geldiği, kiminin ahir zaman olarak nitelediği, bu keşmekeş içerisinde dilim döndüğü kadar basit ve kısa şekilde sizlerle dertlendim aslında birazcık.
Ama vazgeçmeyelim biz doğru olalım hak gözetelim. Bırakalım balık bilmesin Halık bilsin
Huzurlu Hakkaniyetli mutlu yıllar dileklerimle
Dr. Fatih DEMİR
.