Özel okul fiyatları açıklandıktan sonra eşimle bu konuyu tartışırken bana ‘Bizim anne babalarımız sakın biz çocuk okuttuk demesinler’ deyiverdi. Bu konuşmanın üzerine sosyal medyada kendi çocukluğumuzla çocuklarımızın şimdiki hallerini kıyaslayan bir yazı yazdım. Aldığım tepkilerden yalnız olmadığımı anladım. Yazıyı olduğu gibi paylaşıyorum:
‘Devlet okullarında okuduk.
Takıldığımız bir iki yer dışında ödevlerimizi kendimiz yapıp köşemize çekilir, televizyonda bahtımıza ne çıkarsa bir iki çizgi film izler, kimseyi rahatsız etmeden oyunumuzu oynardık.
Önümüze ne konulursa yer, ne oyuncak alınırsa (fazla da yoktu) mutlu olurduk.
Şimdi okullara devasa paralar ödüyoruz.
Çocuklarla ödev başına oturuyor onlarla kalkıyoruz.
Çizgi film veya oyun cıngılına maruz kalmaktan farkında olmadan inanılmaz yoruluyoruz.
Yetişkinler olarak kendimize ayırdığımız zaman çok kısıtlı.
Canları sağ olsun her şey onlar için ama artık her bir adım çok zorlaştı hepimiz için.’
Bu paylaşıma bir arkadaşım şöyle cevap vermiş:
‘Hatırlıyorum, anne babalarımız normal hayatlarına devam ediyorlardı. Yatma saatleri, gezmeleri, içmeleri, misafirleri. Biz onlara ayak uyduruyorduk. Şimdi tam tersi oldu nasıl olduysa ve bu bile çocukları tatmin etmiyor. Anneme soruyorum, fiziksel olarak yaşadığı yorgunlukların hiçbiri benimle alakalı değilmiş gençliğinde. Ya misafir gelirmiş köyden ya pazara gidilirmiş, yorgunluklar bunlarla ilgiliymiş daha çok.’
Elbette toplumun her kesiminde durum bu değil. Ancak orta gelirli aileler dişinden tırnağından artırıp çocuklarına güzel imkânlar sağlama derdinde. Herkese bu belirsizlik ve yorgunluk içinde esenlikler diliyorum.